Bir kural olmasa da, günümüzde pek çok erkek kadınların kendilerine benzemediklerinden yakınmaktadır. Diğer taraftan erkeklerin kendilerine benzememesi ve kendilerini anlamaması nedeniyle öfke duyan kadınların sayısı da az değildir. Farklılıklar gerçekse, eşlerin cinsiyetler arasındaki farklılığı daha iyi anlaması, daha sağlıklı bir iletişim ve ilişki kurulabilmesi yönünden önemli bir gereksinim durumuna gelmektedir. Bu sunumda erkeklerin ve kadınların birbirlerinden en çok yakındıkları noktalar, birbirlerini tehdit etmek dahil olmak üzere çeşitli tepkileri arasındaki farklılıklar, ilgi alanları ve iletişim biçimleri değişik boyutlarda ve de özellikle evlilik ilişkisi bağlamında ele alınacaktır. İlişkinin iyi gitmesi, ancak partnerlerin ilişkiyi romantik bir rüya gibi algılamalarını azaltmakla (ortadan kaldırmak değil) mümkündür. Bu bağlamda kadın ve erkeklerin farklı gereksinim, beklenti ve tepkilerinin özgün bir birey olmanın emsalsiz özelliklerden mi; yoksa cinsiyetlerine özgü özelliklerden mi kaynaklandığı tartışılacaktır.

Erkeklerle kadınlar arasındaki farklılıklar, psikoterapilerin uygulanması yönünden de önemlidir. Psikoterapiler yapıları itibarı ile kadınlara daha uygun olduklarından, erkekler danışma almaya gitmemekte ya da gittiklerinde çoğu kez iş işten geçmiş olmaktadır. Tüm bu gerçekler belki de danışmanlığın her iki cinsiyet için ama özellikle erkekler için daha çekici ve motive edici hale getirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu bağlamda terapistlerin ilişkiyi cinsiyet stereotipleriyle kirlenmemiş, ancak cinsiyetler arasındaki farklılıkları bilen ve gözeten bir gözlükle gözden geçirebilmeleri, tedavinin gidişini olumlu etkileyebilir.