|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Aile Yapısı ve Ruh Sağlığı
|
|
Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > I. ULUSAL AİLE VE EVLİLİK TERAPİLERİ KONGRESİ > Sözel Bildiriler > |
|
|
|
Toplumun en küçük birimi olarak kabul edilen ailenin insan yaşamında vazgeçilmez bir önemi vardır. Bireyin yaşamdan doyum alması, fonksiyonlarını etkili bir şekilde yerine getirmesi ve yaşadığı topluma uyumlu bir kişi olarak yetişmesi önce ailesinde sağlanır. Toplumun temel taşı olarak nitelendirilen aileye, gelişmiş ülkelerde giderek artan bir önem verilmeye başlanmıştır. Özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra aileye yardım için çeşitli kurumlar ortaya çıkmıştır. Günümüzün gelişen ve değişen ailesi, üyeleri arasında uyumlu birlikteliği sağlamada zorlanmaktadır. Ülkemizde özellikle aile üyelerinin kentli anne-baba, çalışan anne olma gibi hızla gelişen yeni rollerine uyum sağlayamamaları aile içindeki iletişim ve etkileşimi bozmakta, kuşaklar arası çatışmaları arttırmaktadır. Aile üyelerinde sıkıntıya yol açan bu engellemeler, ailenin varlığını korumasını güçleştirmekte ve aile üyelerinin ruhsal sağlığını bozmaktadır. Bu durumda aile toplumsal sistem içinde bir kurum niteliği kazanabilmektedir. Bir zamanlar özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde ve son zamanlarda da ülkemizde kendi kendine yetme, kendi ayakları üzerinde durma isteği ve bunu ispatlamak için aileden uzaklaşıp tek başına yaşama yaygın hale gelmeye başladı. “Ben güçlüyüm, ben kendime yeterim…” diyenler sonunda büyük bir yalnızlık boşluk, güvensizlik gibi problemlerle baş etmek zorunda kaldılar. Gerek ülkemizde aile yapısının olduğunu göstermektedir. Örneğin madde bağımlılığı, intihar, cinsel taciz, ergen çocuklarda görülen problemlerin çoğu, psikiyatrik rahatsızlıklar vs. en önemli temel nedenlerden birisinin aile yağısında görülen sağlıksız etkenlerin varlığıdır. Yapılan bu araştırmalar, aile ortamının sağlıklı olup olmamasının aile üyelerinin ruh sağlığı üzerinde en büyük etken olduğunu göstermiştir.
|
|
|
|
|